ağız
Ilme
Aserbaidžaani
[muuda]Nimisõna
[muuda]ağız
Türgi
[muuda]Nimisõna (1)
[muuda]ağız
- suu. Häälitsemis- ja kõnelemiselund.
- suu, suuava
- Sünonüümid:
- suu, suuõõs, suukoobas
- Sünonüümid:
- suu. Suuava ümbritsev näo osa.
- anuma, koti: suu
- pudeli: kael
- vooluveekogu: suue, suu
- lahe: suu, suue
- koopa: suu
- vulkaani: kraater
- teerist, risttee
- murre
- murrak
- toon, kõnetoon
- laulmisviis
- noa: tera
Vormid
[muuda]- sihitav: ağzı
Tuletised
[muuda]Fraasid
[muuda]- ağız açıklığı
- ağız açmak
- ağız açmamak
- ağız açtırmamak
- ağız ağız
- ağız ağıza
- ağız ağıza dolu
- ağız ağıza dolu olmak
- ağız ağıza konuşmak
- ağız ağıza solunum
- ağız ağza konuşmak
- ağız ağza vermek
- ağız alışkanlığı
- ağız anatomisi
- ağız aramak
- ağız bağı
- ağız bakım suyu
- ağız birliği
- ağız birliği etmek
- ağız boşluğu
- ağız bozukluğu
- ağız bölümü
- ağız burun birbirine karışmak
- ağız çevresi
- ağız dalaşı
- ağız dalaşı yap
- ağız dalaşı yapmak
- ağız değişikliği
- ağız değiştirmek
- ağız dil vermemek
- ağız dolusu
- ağız etmek
- ağız gevşekliği
- ağız hijyeni
- ağız kâhyası
- ağız kalabalığı
- ağız kavafı
- ağız kavgası
- ağız kokusu
- ağız kopuzu
- ağız kullanmak
- ağız kuşağı
- ağız nişanı
- ağız satmak
- ağız sütü
- ağız şakası,
- ağız tadı
- ağız tadı kurabiyesi
- ağız tadıyla,
- ağız tamburası çalmak
- ağız tatsızlığı
- ağız tıkamak
- ağız tüfeği
- ağız tütünü
- ağız ünlüsü
- ağız ünsüzü
- ağız yapmak
- ağız yaymak
- ağız yoklamak
- ağız yoluyla
- ağızda dağılmak
- ağızda sakız gibi çiğnemek,
- ağızdan ağza
- ağızdan ağza dolaşmak
- ağızdan ağza geçmek
- ağızlara sakız oldu
- ağızlara sakız olmak
- ağza alınmaz
- ağza alınmayacak
- ağza almak
- ağza almamak
- ağza düşmek
- ağza koyacak bir şey
- ağza koymak
- ağzı açık ayran delisi
- ağzı açık kalmak
- ağzı bozuk
- ağzı büyük
- ağzı çiriş çanağına dönmek
- ağzı dar şişe
- ağzı dili bağlanmak
- ağzı dili kurumak
- ağzı dili tutulmak
- ağzı dolu dolu konuşmak
- ağzı gevşek
- ağzı kara
- ağzı kulaklarına varmak
- ağzı kurumak
- ağzı laf yapmak
- ağzı lakırtı yapmak
- ağzı sulanmak
- ağzı süt kokmak
- ağzı teneke kaplı
- ağzı var dili yok
- ağzı varmamak
- ağzı yanmak
- ağzına acı biber çalmak
- ağzına acı biber sürmek
- ağzına almak
- ağzına almamak
- ağzına aptesle almak
- ağzına atmak
- ağzına bakakalmak
- ağzına bakmak
- ağzına baktırmak
- ağzına biber çalmak
- ağzına biber sürmek
- ağzına bir kemik bırakmak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- ağzına bir şey koymamak
- ağzına burnuna bulaştırmak
- ağzına çöp koymamak
- ağzına düşmek
- ağzına etmek
- ağzına geleni söylemek
- ağzına gem vurmak
- ağzına kadar
- ağzına kadar dolu
- ağzına kemik atmak
- ağzına kilit takmak
- ağzına kilit vurmak
- ağzına kira istemek
- ağzına lâyık, ağzına layık
- ağzına lokma koymamak
- ağzı olan konuşuyor
- ağzı oynamak
- ağzına sağlık
- ağzına sakız olmak
- ağzına sürmemek
- ağzına takılmak
- ağzına tıkmak
- ağzına tükürmek
- ağzına verilmesini beklemek
- ağzına verilmesini istemek
- ağzına volta almak
- ağzına yakışmamak
- ağzına yüzüne bulaştırmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzında büyümek
- ağzında çalkalanmak
- ağzında gevelemek
- ağzında yaş kalmamak
- ağzından baklayı çıkarmamak
- ağzından bal akmak
- ağzından burnundan getirmek
- ağzından çıkanı kulağı duymamak,
- ağzından çıkmak
- ağzından çıt çıkmamak
- ağzından dirhemle çıkmak
- ağzından dökülmek
- ağzından düşmemek
- ağzından düşürmemek
- ağzından girip burnundan çıkmak,
- ağzından kaçırmak
- ağzından kapmak
- ağzından laf almak
- ağzından laf kaçırmak
- ağzından lakırtı almak
- ağzından lokmasını almak
- ağzını açıp gözünü yummak
- ağzını açmak
- ağzını açtırmamak
- ağzını aramak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzını bırakıp bir tarafıyla gülmek
- ağzını bırakıp kıçıyla
- ağzını bozmak
- ağzını burnunu çarşamba çanağına çevirmek
- ağzını burnunu çarşamba pazarına çevirmek
- ağzını burnunu dağıtmak
- ağzını dilini bağlamak
- ağzını havaya açmak
- ağzını kapamak
- ağzını kilitlemek
- ağzını kiraya vermek
- ağzını koklamak
- ağzını kullanmak
- ağzını mühürlemek
- ağzını öpeyim
- ağzını pek tutmak
- ağzını poyraza açmak
- ağzını satmak
- ağzını seveyim
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını sulandırmak
- ağzını toplamak
- ağzını tutmak
- ağzını tıkamak
- ağzını yoklamak
- ağzının içi yangın yerine dönmek
- ağzının içine bakmak
- ağzının içine baktırmak
- ağzının içine girmek
- ağzının kâhyası olmak
- ağzının kalıbı olmamak
- ağzının kaşığı olmamak
- ağzının kokusunu çekmek
- ağzının lokması olmamak
- ağzının mührü ile
- ağzının ölçüsünü almak
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağzının payını almak
- ağzının payını vermek,
- ağzının perhizi yok
- ağzının suyu akıyor
- ağzının tadını almak
- ağzının tadını kaçırmak
- ağzıyla içmesini bilmek
- ağzıyla kuş tutsa
- akarsu ağzı
- birbirinin ağzına tükürmek
- cebin ağzı
- elden ağıza yaşamak
- halk ağzı
- ilk ağızda
- köpeğin ağzına kemik atmak
- körfezin ağzı
- küçük bir ağız
- lafı ağzında gevelemek
- sözleri ağzında gevelemek
- sözü ağzında gevelemek
- yanardağ ağzı
- yanardağın ağzı
- yumuşak bir ağız kullanmak
- yüreği ağzında
Päritolu
[muuda]- Osmanitürgi آغز.
- Algturgi *agïŕ, vrd tšuvaši ҫӑвар, haladži âğız, seldžuki آغِزْ (āġız, aġız), آغُزْ (āġuz, aġuz), aserbaidžaani, salaari ağız, gagauusi aaz, türkmeeni agyz, karahhaniiditürgi اَغِزْ (ağïz), usbeki ogʻiz, uiguuri ئېغىز (ëghiz), baškiiri ауыҙ, tatari авыз, karakalpaki awız, kasahhi ауыз, nogai авыз, krimmitatari ağız, karatšai-balkaari аууз, karaiimi avuz, kumõki авуз, hakassi, šoori, tõva аас, kirgiisi ооз, altai оос.
Laenud
[muuda]- pärsia: آغوز